|
Çocuğun tüm hayali bir Harley
Davidson sahibi olmakmış. Bir gün yeterli parayı toparladıktan sonra heyecanla
satıcıya koşar. Mükemmel motoru seçtikten sonra satıcı çocuğa eski bir motorcu
tiyosunu söyler:
- Yağmur yağmadan önce eline vazelin al ve motora sür. Bu kromajları yağmura karşı
koruyacaktır.Çocuk büyük bir heyecanla motora atlayıp, oradan uzaklaşır.Bir kaç ay
sonra genç bir kız görür ve birbirlerine aşık olurlar.Kız, çocuğu ailesine
göstermek için evlerine çağırır.Çocuk heyacanla bunu kabul eder ve gün
kararlaştırılır.Randevu zamanı geline hala ışıldayan moturuna atlayıp kızın
evline gider.Kızla çocuk kapıdan girmeden önce kız:
-Bizim ailede bir gelenek var. Yemekten sonra ilk kim konuşursa
bulaşıkları o yıkar.
Çocuk saçma diye düşünür, ama gelenek işte...Lezzetli bir yemekten sonra herkes
oturup ilk kim konuşacak diye bekler.Uzun bir on beş dakikadan sonra çocuk olayı
hızlandırmak için kızı ailesin önünde dudaklarından öper.Çıt yok...
Giysisini sıyırır ve göğüslerini emmeye başlar.Çıt yok hala...Dayanamayıp kızı
masaya yatırıp orada onla sevişir.
Sessizlik devam eder....Çocuk umutsuzca kızın annesini masaya yatırıp onunla da
oracıkta sevişir.Hala kimsede ses yoktur...Ne yapacağını düşünürken gök
gürlemesini duyar.İlk düşüncesi Harleyin üzerindeki kromajı korumaktır ve ceketini
alır.Cebinden vazelini çıkartır.
Baba dayanayıp:
-Tamam!! Ben bulaşığı yıkarım!! |
|
Oğlan ve sevgilisi, oğlanın annesini eve yemeğe çağırır. Anne,oglanla kızın
arasında birşey olduğundan şüphelenir ama elinde hiçbir kanıtı yoktur ve oğlanda
annesine bu konuda hiçbirşey söylemiyordur.Yemekler yenir, kahveler içilir ve anne
evine geri döner. Bir zaman sonra kız catallardan birinin kayıp oldugunu fark eder.
Oğlanı arar ve "Galiba annen catallardan birini eve yanlışlıkla
götürmüş,arayıp ister misin?" der.Oglan annesine mektup yazmaya karar verir.
"Anneciğim ,
sana evdeki çatalıi aldın ya da almadın demek istemiyorum. Yalnız, sen gittğinden
beri evden bir çatal eksildi." diye bir mektup yollar.
Annesi cevaplar... "Oğlum, ev arkadaşınla yatıyorsun ya da yatmıyorsundemiyorum
ama o kendi yatağında yatsaydı şimdiye çatalı bulmuştu." |
|
Çocuk akşam eve gelmiş ve babasına:"Baba hayat bilgisi dersinde yönetimleri
işliyoruz, bana demokrasiyi anlatir mısın? " demiş. Babası:"Anlatmasına
anlatırım yavrum ama senin bazı tanımları bilmen gerekiyor. " demiş:"Bak
şimdi benim fabrikam var ve eve para getiriyorum, ben kapitalistim; paranın nasıl
harcanacağına annen karar verir, o hükümet; hepimiz senin için yaşıyoruz, sen
halksın; beşikteki kardeşin, gelecek; hizmetçimiz ise işçi sınıfı.Sen bunları
düşün, sabah sana demokrasiyi anlatırım" demiş.Gece çocuk uyanmış bir
bakmış ki küçük kardeşi altını pisletmiş ve
durmadan ağlıyor. Hemen anne ve babasının odasına gitmiş. Annesi horul horul uyuyor.
Uyandırmaya çalışmış ama başaramamış.Babası yatakta değil, geçerken
hizmetçinin odasına bir bakmış ki hizmetçiyle babası işi götürüyorlar. Çaresiz
dönüp yatmış.Ertesi sabah babası:"Gel oğlum sana demokrasiyi anlatayım."
demis. Çocuk:"Gerek yok baba, ben artık biliyorum" yanıtını
vermiş:"Kapitalistler işçi sınıfını becerirken, hükümet uyuyor, halk
endişeli,gelecek ise bok içinde." |
60 yaşındaki kadın eve geldiğinde, 40 yaşındaki kızının odasında garip bir
vızıltı sesinin geldiğini duydu.Merakla koştu, odanın kapısın açtı..Kızı bir
vibratörle oynuyordu."Ne yapıyorsun?" diye bağırdı.."Bak anne"
dedi, evde kalmış kız,
"40 yaşındayım ve çirkinim. Bugüne dek hiçbir erkek bana bakmadı bile.Bu alet
bana kocalık yapıyor, diyebilirsin.."
Yaşlı kadın başını iki yana salladı ve çıkıp gitti.Ertesi gün, baba eve erken
geldi. Kızının odasından garip sesler duydu. Hemen koştu. Kız vibratörle
oynuyordu.."Ne yapıyorsun?" diye bağırdı.."Bak baba" dedi
kız,"Dün de anneme söyledim.. 40 yaşına geldim. Çok çirkinim,hiçbir erkek
bana bakmadı bile. Bu alet bana kocam kadar yakın.."Baba da kafasını iki yana
salladı ve odadan çıktı.Ertesi gün anne eve geldi..Bir baktı, baba divana kurulmuş.
Bir elinde bir şişe bira.. Vibratörü de yanına koymuş, televizyonda futbol maçı
seyrediyor."Allah aşkına ne yapıyorsun?" diye bağırdı,
yaşlı kadın kocasına.."Ne yapıyora benziyorum?"dedi, adam..
"Biramı içiyorum ve damadımla maç seyrediyorum!.." |
|
Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa'nın resmi önünde dua ediyor.
-Tanrımın anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver.Güle güle anneanne...
Bir anlam verememiş bu duaya...Ancak ertesi gün acı haber gelmiş.Anneenne sizlere
ömür...
Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada :
-Tanrım anneme babama uzun ömür ver.Gülegüle büyük baba...
Ertesi gün büyük baba mort...
Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada :
-Tanrım anneme uzun ömür ver.Güle güle baba...
Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmip yatmış.Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu,
röntgen çekimleri...Sapasağlam.
Bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağluyor.
-Ne oldu hanım.
-Bizim postacı, demiş hanım.Ne iyi adamdı.Bugün haber aldım.Ölmüş!!!! |
|
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.
Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı
boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir, der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur,
bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir! |
Matematik öğretmeni ilkokul çocuklarına sormuş :
-Ağaçta 5 kuş var.Birini vurdum kaç kaldı.
Ahmet hemen :
-Hiç kalmaz.Çünkü sesten hepsi uçar, demiş.
Öğretmeni bunun üzerine :
-Olmaz öyle şey, diye cevap vermiş.
Burası matematik dersi.5 taneden biri vurulursa 4 tane kalır.Ama düşünüş biçimini
beğendim.
Ahmet fena halde hırslanmış :
-Bende birşey sorabilirmiyim öğretmenim, demiş.
Sor bakalım.
-3 kadın dondurma yiyor, biri ısırarak, biri yalayarak, biri emerek yiyiyor.Bunlardan
hangisi evli.
Öğretmen kızarıp bozarmış.Sonunda :
-Bilemem, demiş.
-Emen mi?
Ahmet cevabı yapıştırmış :
-Yoo, parmağında alyansı olan.Ama düşünüş biçiminizi beğenmedim.
|
|
Moskova’da bir ilkokul ogretmeni cocuklara sorar:
Turkiyenin para birimi nedir?
En arkadan bir firlama parmak kaldirir:
Kere; ogretmenim!
bilemedin, otur. bilen var mi?
Afacan oturmaz, cevabinin dogrulugunda israrlidir.
Ogretmenim! der;
Turkiyenin parasinin ‘kere’ olduguna eminim Daha dun ablam
Istanbul’dan dondu.. Annemle birlikte bavulu acmaya
basladilar...
Babam da sormaya basladi..
Bu kazak icin kac kere verdin?..
Bu sutyen icin kac kere verdin..
Bu ayakkabi icin kac kere verdin..
Bu bluz icin kac kere verdin?.. |
|
Genç kız genç aşığına telefon açmış :
-Jean, demiş, seni çok arzuluyorum, geceleri uyku uyuyamıyorum.
Ne olur bu hafta sonu bize yemeğe gel.Seni annem babamla tanıştırayım.
Sonra benim odamda ders çalışıyor gibi yapar doya doya sevişiriz...
Jean ömründe hiçbir kızla sevişmemiş, toy bir delikanlı.
Bir eczaneye gitmiş.Babacan eczacıya :
-Bu hafta sonu önce bir aile yemeği , peşinden ateşli bir aşk yaşayacağım, demiş,
o yüzden iyisinden iki kutu prezervatif istiyorum...
Babacan eczacı kutuları vermiş, oğlanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş.
Jean hafta sonunda bir büyük buket çiçekle Françoise'nın kapısını çalmış.
Genç kız kapıyı açmış.Jean'ı doğrudan yemeğe almış.
Delikanlı çok mahçup biçimde masaya oturmuş.
Kızın ana babasının yüzüne şöyle bir baktıktan sonra başını önüne
eğmiş.Başlamış dua etmeye.
Ancak dua bir türlü bitmiyor.Françoise sonunda dayanamamış, fısıltıyla :
-Ben senin bu kadar dindar olduğunu hiç bilmiyordum Jean, demiş...
Jean adeta inlemiş :
-Ben de babanın eczacı olduğunu bilmiyordum...
|
|
|